“Türkiye’de oyun sektörünün ekonomik büyüklüğü” yazı dizimizin ilk içeriği ile sizlerleyiz. 1970’lerin öncesinde dünyada klasik anlamda “oyun sektöründen” bahsetmek pek mümkün gözükmüyor. Ülkemizde ise 1980’lerden önce. Önemli ölçüde 1980’lerde dijitalleşmeye başlayan oyun sektörünün ülkemize yansıması ise 1980’lerin 2. yarısını ve hatta 90’ların başını buldu. Oyun sektörünün dijitalleşmesi ile ekonomik açıdan bir karşılığının olması da paralellik gösterdi. Hızla büyüyen oyun sektörü kısa zamanda global çapta devasa bir ekonomiye dönüştü. Ülkemizde oyun ekonomisinin gelişmeye başlaması ise 2000’lerden sonra oldu. Türkiye oyun sektörü ekonomi 101 içeriğimizle; oyun sektörünün “ekonomi sayı doğrusunda ülkemizdeki sıfır noktasından” yola çıkalım.
Türkiye Oyun Sektörü Ekonomi 101: 80’ler…
Türkiye’de “oyun” denildiğinde 1980’lerin ortalarına kadar çocukların “sokak oyunları” ve kıraathanelerde oynanan “kağıt oyunları, bilardo, okey” vb. akla gelirdi. Çocukların sokak oyunlarında lastik ya da meşin topun haricinde bir ekonomik büyüklükten bahsetmek mümkün değil. Çocukların yırtılan pantolonları ya da ayakkabılarını saymazsak 🙂
Kıraathane oyunları olan bilardo, kağıt oyunları, okey vb. için de hatırı sayılır bir büyüklük ifade edilemez. Kahvehane sahibinin çay satışı vb. kazançlarını saymazsak. Ki bu da yazımızın konusu dahilinde değil zaten. Ancak makale konumuz “Türkiye oyun sektörü ekonomi 101” olunca insan her ayrıntıya değinmeden geçmek istemiyor. Ve elbette bir parça nostalji de yazımızın tadı tuzu mahiyetinde olacaktır.
80’ler: Atari (NES) ve Tetris (Gameboy) Çıkıyor!
1983 yazında Japonya’da Family Computer (Famicom) firmasının çıkardığı atariler 1985’te Amerika Birleşik Devletleri’nde ve 1986’da da Avrupa’da satılmaya başlandı. Atarilerin üretimi daha geniş çaplı olarak Nintendo Entertainment System tarafından yapılınca kısaca “NES” olarak adlandırıldı. Bununla birlikte ülkemizde her zaman “atari” adıyla bilindi, tanındı. Ülkemizde atariler “Micro Genius” olarak da ün kazandı. Oysa atari, nam-diğer Micro Genius aslında NES’in bir “çakmasıydı”.
Atarilerin ülkemizde varlıklı ailelerin evlerine girmesi ve çocuklarıyla buluşması 80’lerin 2. yarısında olmuştur. 90’lara doğru satışı artmaya başlamış; Almanya’dan, Hollanda’dan, Belçika’dan velhasıl-ı kelam Avrupa’dan gelen akrabaların yanlarında getirmeleri ile ünü yayılmıştır. Atarilerin esas yaygınlaşması 90’lar ile başlayacak olsa da, ülkemizde 80’lerin 2. yarısında ekonomik karşılığının oluşmaya başladığını söylemek yanlış olmaz.
80’li yılların sonunda oyun sektörünün bir başka aktörü ise “Gameboy” ya da içerisindeki oyun olan “Tetris”dir. 1989 yılında piyasaya yine Nintendo tarafından sürülen bu “el oyun aleti” kısa sürede Avrupa’ya gelmiştir. 90’lı yılların başından itibaren ülkemizde de satılmaya başlanmıştır.
90’lar: Aile Ekonomisinin Atari ve Tetris İle Tanışması
Türkiye’de oyun sektörünün ekonomide bir karşılığının olması tam anlamıyla 1990’lı yıllar ile başlamıştır. Aynı yıllarda Turgut Özal ANAP’ının Türkiye’de özel sektörü teşvik etmesiyle özel televizyonlar kurulmakta ve ithalat yıldan yıla katlanarak artmaktaydı. Yurtdışından gelen eğlence aletleri arasında; atariler (nes) ve tetrisler (gameboy) önemli bir yer tutmaktaydı.
Varlıklı ailelerin çocukları ile başlayan süreç dalga dalga ve olanca hızıyla yayıldı. Çocukların ısrarı ile aile ekonomileri zorlandı ve 90’ların ilk yarısında; Türkiye’de “kentte yaşayan” her 3 ailenin birinin evine ya atari ya da gameboy (tetris) girdi. Bu sayı 90’ların 2. Yarısında katlanarak arttı. Kent nüfusunda 90’lı yılların 2. yarısında atari ya da gameboydan en az birinin olmadığı ev yok gibiydi.
Dönemin şartları gereği elimizde bu alanda net bir veri olmasa da kabaca bir hesapla 90’lı yıllarda Türkiye’de atari ve gameboy için harcanan tutarın on milyonlarca Alman Markı ya da Amerikan Doları seviyesinde olduğunu söylemek yanlış olmaz. Zira:
- 1990 yılında gameboy fiyatı (tetrsi): 89,99 Amerikan Doları yahut 160 Alman Markı’na denk idi. Japonya’da 12.500 Japon Yeni karşılığında, İngiltere’de 69.99 İngiliz Sterlini karşılığında satılmaktaydı.
- 1990 yılında atari fiyatı (NES) 179 dolar seviyesindeydi.
Bunun yanı sıra atarilerin yaygınlaşmasıyla açılan atari salonlarını da ülkemizde “oyun sektörünün ekonomiyle ilk ilişkili olan dükkanları” olarak anmadan geçmek olmaz. 90’larda çocuk olan nesil atari salonlarında jetonlara tüm harçlıklarını vermekteydi 🙂
90’lar: Bilgisayarlar İle Tanışma ve Bilgisayar Oyunları
1990’lı yıllar teknolojinin global çapta gelişmesi adına adeta bir “kilometre taşı” niteliğindedir. Bu yıllarda oyun sektöründe bir yandan atari ve tetris hüküm sürerken, bir yandan da bilgisayarlar yaygınlaşmaya başlamış, aynı zamanda bilgisayar oyunları ile de tanışılmıştır.
90’lı yılların 2. yarısından itibaren ülkemizde bilgisayarların yaygınlaşması, bilgisayar oyunlarının cazibesinin fark edilmesini de sağladı. Bilgisayar oyunlarına olan ilgi küresel çapta oyun geliştirici şirketlerin devasa hızla büyümesini sağlarken; ülkemizde de bilgisayara ve bilgisayar oyunlarına harcanan paranın birlikte hesaplanması gerekliliğini de ortaya koyuyor.
FIFA 99, GTA II , NFS 2, Red Alert, Sim City 3000, Half-Life vb. gibi pek çok oyun; bilgisayar çocukların, gençlerin ve bilgisayarlar oyunları seven hemen herkesin ilk para harcadığı oyunlar listesinde yer almaktadır.
Türkiye’de İlk İnternet Cafe Ne Zaman Açıldı?
1995 yılının ikinci yarısında Türkiye’de ilk internet kafenin İstanbul’da Nişantaşı Rumeli Caddesinde Cyber Cafe adıyla açılmasıyla “Türkiye’de oyun sektörü bir kilometre taşını daha geride bıraktı” diyebiliriz. 1996 yılında İstanbul’daki internet kafelerin sayısı çift haneli rakamlara ulaşırken; Ankara ve İzmir’de de ilk internet kafeler ticari hayatına başladı. İnternet kafelerin Anadolu’nun diğer illerine yayılması ise 1997 ve takip eden senelerde oldu.
2000 yılına kadar hızlıca yayılan internet kafelerin yanı sıra Türkiye çapında yüzbinlerce haneye de bilgisayar girdi. Evlere alınan bilgisayarları, “bilgisayar oyunu satın alma” takip etti. Bilgisayar oyunları artık hane giderleri arasında bir kalemdi. İnternet kafelerde oluşan büyük oyun kitlesi, oyun sektörünün canlanmasına da ön ayak oldu. İnternet kafelerde oyun oynamak için harcanan saatler ve harçlıklar, bu alana yatırım yapan işletmelerin sayısını da artırdı. 1990 – 2000 arasını Türkiye’de oyun sektörüyle ekonominin ilk tanışması olarak ifade edebiliriz. Bu tanışma 95 sonrasında hızlı bir gelişimle taçlandığından 2000’li yıllarda Türkiye’yi oyun sektöründe nelerin beklediği noktasında da haberci niteliğindeydi. 1990 – 2000 arası için Türkiye’de oyun sektörüne harcanan toplam net rakamı vermek doğru olmasa da; kabaca bu tutarın 100 milyon dolardan fazla olduğunu söylemek yanlış olmaz.