Todd Phillips’in yönettiği Joker: Folie à Deux, 2019 yapımı orijinal filmin yakaladığı büyük başarının ardından beklentileri oldukça yükseltti. Joaquin Phoenix’in Joker rolündeki derin ve psikolojik performansı, film gişede 1 milyar dolar hasılat elde etti. Ancak, bu devam filmi Phillips’in çok daha farklı ve cesur bir yaklaşımıyla karşımıza çıkıyor: Bir müzikal.
Film, 15 Nisan 2024 tarihinde vizyona girdi ve Joker hayranları arasında büyük tartışmalar başlattı. Arkham Asylum‘da hapsedilen Arthur Fleck’in hikayesi kaldığı yerden devam ediyor. İlk sahnede klasik Looney Tunes tarzı bir animasyonla izleyiciyi selamlayan film, Fleck’in kendi gölgesiyle olan mücadelesini ve şarkı söyleyen bir Joker’i karşımıza çıkarıyor. Bu absürt açılış, filmin geri kalanı için de bir ipucu niteliğinde.
Joker: Folie à Deux‘un en büyük sürprizlerinden biri, büyük bir kısmının müzikal sahnelerle dolu olması. Joaquin Phoenix ve Lady Gaga, orijinal şarkılar yerine popüler parçaların coverlarını söylüyor. Bu müzikal anlar, karakterlerin zihinsel durumlarını yansıtan sembolik bir anlatım sunmaya çalışıyor. Ancak bu deneysel yaklaşım, izleyiciyi hikayeden koparıyor ve filmin temposunu yavaşlatıyor.
Joaquin Phoenix, bir kez daha Arthur Fleck’in zihnindeki karanlık ve karmaşık dünyayı ekrana yansıtıyor. Ancak, müzikal parçaların sıkça araya girmesi, Arthur’un karakter gelişimini ve Joker olarak dönüşümünü gölgede bırakıyor. Lady Gaga’nın Harley Quinn’i (filmde “Lee” olarak tanıtılıyor) ise Fleck’in sevgilisi ve suç ortağı olarak hikayeye dahil ediliyor, ancak karakterin filme katkısı sınırlı kalıyor.
Film, neredeyse tamamıyla Arkham Asylum ve Gotham City’nin adliye binasında geçiyor. Joker’in dış dünyaya olan etkisini ve deliliğin sınırlarını keşfetmek yerine, film Arthur’un içsel dünyasına odaklanıyor. Ancak bu içsel yolculuk, karmaşık ve zengin olmaktan ziyade, izleyiciye sıkıcı ve kopuk bir anlatım sunuyor. Fleck’in deliliğe tekrar dönüşü, izleyiciyi etkileyebilecek bir derinlikte işlenmemiş.
Fleck ile Lee’nin ilişkisinin büyük bir kısmı Arthur’un zihninde gerçekleşiyor ve bu güvenilmez anlatıcı unsuru, izleyiciyi sürekli olarak şaşırtmaya çalışıyor. Ancak, bu anlatı tarzı fazla kullanıldığında etkisini yitiriyor ve hikaye temposunu düşürüyor.
Joaquin Phoenix ve Lady Gaga’nın kimyası ekranı dolduruyor. Phoenix’in karaktere kattığı derinlik ve Gaga’nın Harley Quinn yorumu, filme taze bir soluk getiriyor. Ancak, bu ikilinin ekran süreleri sınırlı ve çoğu sahnede ayrı yerlerde bulunuyorlar. Harley Quinn’in Joker’e olan aşkı, Fleck’in kafasındaki saplantılardan biri olarak yansıtılıyor ve gerçekliği tartışmalı.
Film, 2019’daki orijinal Joker filmine adeta bir “cevap” niteliğinde. Phillips’in bu devam filminde, hayranların ilk filmi yanlış anlamalarına yönelik bir eleştiri sunduğu hissediliyor. İlk filmde Arthur Fleck’in toplumsal dışlanmışlığı ve deliliğe sürüklenişi izleyiciye empati yaratmıştı. Ancak Joker: Folie à Deux, bu bakış açısına ters düşerek, Arthur’u küçümseyen ve izleyiciye rahatsız edici mesajlar veren bir yapıya dönüşüyor.
Joker: Folie à Deux, beklenenin çok ötesinde farklı ve cesur bir film, ancak bu riskli tercihlerin çoğu izleyici için hayal kırıklığı yaratıyor. Müzikal yapısının filme kattığı tuhaflık, Joker’in karakter derinliğini etkili bir şekilde işlemeyi zorlaştırıyor. Joaquin Phoenix ve Lady Gaga’nın performansları filme bir ölçüde değer katıyor, ancak bu da filmi kurtarmaya yetmiyor. Todd Phillips’in hayranlarına olan bu rahatsız edici misillemesi, nihayetinde Joker efsanesine zarar veren bir adım olarak anılabilir.